Cumhuriyet devrinde milletin,
devletin iyilik ve kötülüğüne dair benim hiçbir dahlim yoktur. Yalnız
meb’usum, ona da devam etmiyorum. Aldığım ve kaydettiğim haberler de
sade meb’usluk sayesinde. İlk zamanlarda da kâh İsmet’in, Mustafa
Kemal’in ağzından. İki yıl sonra, büsbütün uzaktan ve kulaktan...
Vapur
İnebolu’ya geldiği vakit, oranın memurlarından geldiler, Cumhuriyet
ilân edildiğini, Mustafa Kemal’in Cumhurreisi, İsmet’in Başvekil
olduğunu söylediler. Bana da İsmet’ten şifre olmayarak şu telgraf
çekilmiş. Onu getirmişler:
“Sinop Meb’usu Muhterem Doktor Rıza Nur Beyefendi Hazretlerine, Cumhuriyetin
terakkisi ve vatanın dahilen ve haricen selâbet ve itilâsı, Doktor Rıza
Nur gibi nâdir evlâdı vatanın istinadına müftakırdır. Bu kanaatim,
Lozan’da ve Hey’et-i Vekilede arkadaşlığımız zamanından daha sağlam ve
samimîdir. Mezuniyetiniz zamanının hitamına muntazırım. Daima muhabbet
ve müzaheretinize arz-ı ihtiyaç ederim. Bilhassa gözlerinizden öperim
kardeşim.İsmet”
Büyük
medihli telgraf, derhal beni kuşkulandırdı. Malımı bilirim, huyu
müthiştir. Methedince, fenalık etmiştir ve edecektir. Methi ne kadar
çoksa, ettiği fenalık da o kadar çok olduğuna hükmetmek lâzımdır. Dr. Rıza Nur