Çerkez
Ethem ve Kuvayı Seyyare Olayı, çok karışık tarihsel bir görünüm
sergilemektedir. Çerkez Ethem ve kuvvetlerinin, Kurtuluş Savaşı’nın
başlarında, düzenli ordu birlikleri kurulmadan önce, yurt savunmasına
önemli katkıları olduğu tartışmasız bir gerçektir. Onun, Yunan orduları
karşısındaki başarıları geçici olmuşsa da, Ahmet Anzavur kuvvetlerini
yenmek ve dağıtmak; İstanbul’dan gelen Halife Ordusu birliklerini vurmak
ve geri çevirmek; Düzce, Bolu ve Adapazarı, daha sonra Yozgat
Çapanoğulları isyanlarını bastırarak Ankara’yı ve Büyük Millet Meclisini
büyük tehlikelerden korumak gibi çaba ve başarıları vurgulanması
gereken önemli tarihsel olgulardır.
Çerkez
Ethem’in nasıl çıkmaz bir yola sürüklendiğini anlamak için dönemin
tarihsel belgelerini nesnel bir anlayışla değerlendirmek gerekmektedir.
Özellikle bu tarihsel belgelerde, düzenli askerî birliklerin kurulması
sırasında, Batı Cephesi Komutanı İsmet (İnönü) Bey’in katı ve sert,
tutum ve davranışlarının Çerkez Ethem’i nasıl bir sona doğru itmekte
olduğu görülmektedir.
Mustafa
Kemal Paşa’nın daha geniş hoşgörüsü, İsmet Bey’in uzlaşıcı tutum ve
davranışı, Çerkez Ethem’i Kurtuluş Savaşımızın “seçkin kahraman”larından
biri yapabilirdi. Böyle bir durum ve konum, ki açıkça görülmektedir,
Çerkez Ethem için istenmemiş, kaçınılmaz sona adım adım itilmiştir.
Tarihsel belgelerde bu ikinci olasılık daha ağır basmaktadır.