Cem adı, yüzyıllarca önce herkesin
dilinde olmasına karşın, çoktan unutuldu. O zamanlar, Cem’le ilgili
şiirler (kasideler, gazeller, mesnevîler) yazılıyordu. O günlerde
gazeteler yayınlansa ve bu gazetelerin tefrikaları olsaydı, belki
günlerce yaşamı anlatılacaktı. Ülke ülke gezen âşıklar Cem için ağıtlar
söylüyorlardı. On beşinci yüzyılda, Batılıların Zizim adını verdikleri
Cem Sultan’dan daha ilginç, daha heyecan verici konu bulunamazdı.
Yazarlar ve ozanlar için, çoğu zaman olduğu gibi, Cem ancak bir konu
idi. Üzerine akıllarına gelenleri işledikleri bir kanaviçe. On beşinci
yüzyıl dünyası için Cem, talihsiz bir yalnız adam, kendisi gibi yalnız
ve can sıkıntısından bunalmış soylu bayanlarca acımasızca aldatılmış bir
sevgili idi. Onlara göre Cem, saray oyunlarının kurbanı olmuş, insanlar
tarafından aldatılmış billûr gibi temiz bir gençti.
Gerçekte bu Cem Sultan değil, on beşinci yüzyılın bir kahramanıydı.
Ona herhangi başka bir ad da verilebilirdi, fakat Zizim’in Doğulu, giz
dolu ve çok yaygın olmak gibi üstünlükleri vardı. Romantik kurban
Zizim’in adı çok zaman dillere destan oldu. Sonra da unutulup gitti.