Çanakkale > ÇANAKKALE – SAVAŞANLAR ANLATIYOR

 

RUŞEN EŞREF

NAHİT HAKKI

HAMDULLAH SUPHİ

K. MÜLMANN

— E sen nerelisin bakalım, ağam? diye sordum.

— Afyon Karahisar’ın Sandıklı kazasının Kusura kariyesinden Hüseyin oğlu Mustafa.

— Rütben?

— Onbaşı.

— Sen de Çanakkale’de bulundun, demek!

— Evet efendim, bulunduk.

— Yaralandın mı?

— Evet; kolumdan, bileğimden, parmağımdan.

— Ne ile yaralandın?

— Misket parçasıyla, şarapnel misketinin parçasıyla.

— Hangi taraftaydın?

— Seddülbahir tarafındaydım. “Donuz deresi”nden girdik, ”Kanlı dere”ye çıktık; Kirte köyünün alt yanında “Kanlı dere” vardır; işte oraya!..

— Derler ki muharebede bizim askerlerin gözüne yeşil sarıklı askerler görünürmüş; siz de gördünüz mü onlardan?

— Hayır efendim, biz görmedik. Yalnız kuşlar vardı. Yeşil yeşil. Ateşin arasında gezerlerdi. Sonra zeytin ağaçlarına konarlardı. Başka bir şey görmedik. İşte o zeytin ağaçlarını kurşun, gülle kırmış, yıkmış, dalını budağını karıştırmış. O yeşil kuşlar oraya konarlardı. Kurşun murşun, Allah tarafından, onlara dokunmuyordu.